Kayıtlar

Ağustos, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"Gustave Flaubert - Madam Bovary" Kitap Eleştirisi (Kitabı okumuş olanlar için)

Resim
“...Ateş her yanını aydınlatıyordu onun, çiğ ışık giysisinin örgülerine, beyaz teninin gözeneklerine, arada bir kırptığı gözkapaklarına doluyordu. Yarı açık kapıdan rüzgar estikçe büyük bir kırmızı ışık geçiyordu üstünden.” Kendi çaresizliğinde aşka sarılan bir kadın o kadar çok sever ki, zaten saçmalık olan aşk kavramı iyice manasızlaşır. Kadının yapamayacağı şey kalmamıştır artık; ve bunun getirisiyle beraber dağılan hayatları toplamaya çalışmak “kaçışma aşkı”nın büyüsünden de büyük bir zorluktadır. Madam Bovary’nin hayat çizelgesini bu şekilde tarif etmek en doğrusu. Huzursuzluk. Madam Bovary’nin hikayesinde bildik bir aşk öyküsü var aslında. Kocası, onu öyle çaresizce sever ki ve o kadar iyidir ki, öylesine sıkıcı bir adama dönüşüverir. Yaptıklarından dolayı Madam Bovary’yi tamamiyle suçlamak ahlaken doğru gelse de insan doğasına baktığımızda bu suçlamanın ahlaksızlığına tanık oluruz. Kimimiz onun kadar lüks, para, unvan arasak, hiçbirimiz de Charles’la mutlu olamazdık. Ki

"Chares Dickens - Büyük Umutlar" Kitap Eleştirisi (Kitabı okumuş olanlar için)

Resim
- Bunun ne olduğunu biliyor musun? - Evet efendim, göğsünüz… - Hayır! Bu benim kalbim, ve kırıldı… Bazı hayat döngülerinde tutulup kalmak herkesin yaşadığı bir anı değildir. En azından gördüklerimi söylüyorum size; yalan söyleyecek değilim. Kalbin en ortasından, kanamayı bile geciktirecek denli ince bir çizgiyle kanırtan yaşam öyküleri, gerçek olmasalar da, eninde sonunda yaralar bazı yürekleri. Yazacak çok şey var ve bir o kadar da az… Klişeler iyi satar diye değil, birazdan kanamaya başlayacağım, ondan çabucak atmak istiyorum üzerimdeki vazifeyi. Charles Dickens’ın “Büyük Umutlar”ı kalın bir kitap, evet; ama her sayfa sayısını hak etmiş bir roman. İçinde aşkı, nefreti, nankörlüğü, sersefilliği, zenginliğin uçarı havasını, patlayan balonları, mahkûmiyetin soluk isini aynı anda duyumsatan bir eser. Sanki Pip ile ben de çocuktum, ergendim, olgunlaştım ve büyüdüm. Sanki Estella’ya ben de âşıktım. Sanki hayatımın en verimli dönemind